Galata Kulesi’nin yapımı 6. yüzyıla dayanır. İlk kez Bizanslılar tarafından yapılan ve hakimiyet alanını artırmak için Cenevizliler tarafından yeniden inşa edilen kule, tepesinde yer alan haç nedeniyle “Kutsal Haç Kulesi” ismi ile anıldı. Günümüze kadar çeşitli restorasyonlara uğrayarak gelmeyi başaran kule, 15. yüzyılda yükseltilerek günümüzdeki görünümüne kavuştu. İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde bulunan kule, adını aldığı Galata semtinin simge yapısıdır. İstanbul’un fethinde de önemli rol üstlenen Galata Kulesi, mimari özellikleri ve bilinmeyen hikayesiyle yazımızda sizler için ele alındı.

Galata Kulesi Ne Zaman Yapıldı?

Galata Kulesi inşaatı ilk kez 507 – 508 yılları arasında Bizans İmparatorluğu tarafından inşa edildi. 1267 yılında Galata’da koloni kuran Cenevizliler, hakimiyet alanlarını genişletmek için 1335 – 1349 yılları arasında bölgeye çeşitli tahkimat yapıları inşa ettiler. Cenevizlilerce benimsenen bu politikanın bir ürünü olarak 1348 yılında yeniden inşa edilen kule, Osmanlı hakimiyetine girene kadar “Kutsal Haç Kulesi” adı ile anıldı.

Galata Kulesi Hangi Yıl Osmanlılara Geçti?

Galata Kulesi’nin Osmanlı’ya geçişi İstanbul’un fethi sonrasında gerçekleşti. 29 Mayıs 1453 yılında İstanbul’un Osmanlı tarafından alınmasını takip eden günlerde Cenevizliler, herhangi bir direniş göstermeden kaleyi teslim ettiler. 1 Haziran 1453 tarihinde Fatih Sultan Mehmed döneminde Galata Kulesi ve bölge nüfusunun büyük bölümü Osmanlı hakimiyeti altına girmiştir.

Galata Kulesi Mimarı Kimdir?

Galata Kulesi’nin mimarı için bir isim söylenememektedir. Kule ilk kez Bizans İmparatoru Justinianos tarafından inşa edilmiştir. Günümüze kadar çeşitli restorasyonlar gören kulede 2020 yılı öncesinde yapılan son onarım çalışmaları 1967 yılında yapılmıştır. Son restorasyonun mimarı ise Köksal Anadol’dur.

Galata Kulesi’nde Yapılan Restorasyon Çalışmaları Hangi Tarihte Yapıldı?

Galata Kulesi’nde yapılan restorasyonlar Osmanlı döneminde başlamış ve son olarak 1967 yılında yapılmıştır. İkinci yapımı sonrası ilk kez 1445 – 1446 yılları arasında yükseltilen Galata Kulesi, yıllar içinde şu tarihlerde onarım görmüştür:

• 1500’lü yıllarda deprem hasarları sebebi ile Mimar Murad bin Hayreddin tarafından onarıldı.
• Selim döneminde yapılan onarımın ardından üst katına cumba eklendi.
• 1831 yılında çıkan yangından hasar gören kule, II. Mahmut döneminde onarıldı ve üzerine iki kat çıkılarak külah şeklinde dam örtüsü ile kapandı.
• 1967 yılında mimar Köksal Anadol tarafından restore edildi.
• 2020 yılında yapılan çalışmanın ardından müzeye dönüştürüldü.

Galata Kulesi Mimari Özellikleri Nelerdir?

Galata Kulesi’nin mimari özellikleri pek çok farklı dönemden izlere sahiptir. Yığma moloz taş sistemi ile inşa edilen kulenin dış cephesi taş örgüdür. Üst kısmı külah biçiminde olan kulenin girişinde, Şait Pertev’e ait olan 16 mısralık methiye yer alır. Cumhuriyetin ilanı sonrasında II. Mahmut’un tuğrası, kitabeye yeniden kazınmıştır. Kule zemini 208 metrekare alana sahiptir. İç çapı 8,95 metre ve dış çapı 16,45 metre duvar kalınlığına sahiptir. Duvar kalınlığı, dördüncü kata kadar 3,75 metre gelirken, bu kattan sonra 3 metreye gerilemektedir.

Galata Kulesi’nin Hikayesi Nedir?

Galata Kulesi’nin hikayesi romantik bir aşk hikayesidir. Hikayeden ziyade, efsane denilebilecek olay ise Galata Kulesi ve Kız Kulesi arasında geçmektedir. Efsaneye göre iki kule birbirine aşıktır. Aralarındaki İstanbul Boğazı ise aşıkları ayırmaktadır. Kız Kulesi’ne yıllarca aşkını ve hasretini kelimelere dökerek anlatan kule, en sonunda üzerine çıkan Hezarfen Ahmet Çelebi’ye aşkını fısıldar. Kız Kulesi de aşkı karşılıksız bırakmaz. Uçmak için Galata Kulesi üzerine çıkan Hezarfen Ahmet Çelebi ise mektupları kız kulesine ulaştırır ve iki aşığın birbirine açılmasına vesile olur.